19 Temmuz 2005
Yorum: ARTIK HİÇ BİR ŞEY HERYERDE ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK!
BURASI (İ.Ü. İ.F.) HARİÇ DEĞİL!:
YA DA İSTANBUL RUHLU HİKMET BEY’İN YAZ SIKINTISIYLA MUHABBET
İrfan Çiftçi
Sayın Senatör Prof. Dr. Veysel BATMAZ’ hocanın “hukuk, bilim, özgürlük” çağrısına ben de “çoğulculuk, çok seslilik ve şeffaflık” şiarlarını eklemek istiyorum.
Üniversitemizde bir mücadele süreci daha yaşandı ve bir olağanüstü dönem tekrar geride bırakıldı. Bu yeni dönemde “hukukun üstünlüğü, bilimsel ve akademik özerklik” –ki bunlar aslında de facto olarak olması gereken koşullardı- yanında Türkiye’nin ve dünyanın yeniden şekillenmesinde 1453 yılından başlayan ve bütün dünyada Rönesans’ı yaratan “İstanbul’un Çağdaş Ruhu” İstanbul Üniversitesi’nden de neşet etmelidir.
Bu ruhu çağımızın kavramlarıyla ifade edersek; yeni paradigmanın bileşenlerinde mutlaka üniversite olmalıdır ve meğerki üniversite olacaktır: bu üniversite de hiç tereddütsüz “İstanbul Üniversitesi” olmalıdır… Dünya bugün bir kaos ve için için bir yeniden yapılanma içinde, Türkiye’de bu sancıları yaşıyor.. Dünyanın da Türkiye’nin de çaresi, yani ufkunu açacak ve daha anlamlı insanlık değerlerini üretecek dinamikler de İstanbul’dan çıkacak! Yani dünyanın aradığı şifa da çare de, paradigma da, yeryüzünün en kadim medeniyet merkezinden İstanbul’dan çıkacak. Ne New York’tan ne Londra’dan Ne Moskova’dan, ne Pekin’den, ne Taşkent’ten, ne Kahire’den değil İstanbul’dan çıkacak ne çıkacaksa…
Bizler de bunun aktörleri olacağız… İstanbul Üniversitemizle ve şehrimizle, bilimle, medeniyetle ve aşkla…
Bu satırlar, pek aziz dostum Sayın Doç. Dr. Hikmek Kırık’ın son terelelli olmuş yazısını bir kere daha okuyunca, ona Cemal Süreya okuma arzularımdan çağrıştı…Kendisinin geçen ay çıkan muhteşem kitabının (Hikmet Kırık, Kamusal Alan ve Demokrasi: Örtünme Sorununu Yeniden Düşünmek, İstanbul, Salyangoz Yay. 2005) önsözü beni gerçekten “akademik etik hassasiyeti ve medeni davranış nahivliği” bakımından derinden etkiledi ve oldukça da öğretici oldu…
Toktamış Ateş, Kalbini Yeniledi!
İstanbul Üniversitesi’nin abide hocalarından Prof. Dr. Toktamış ATEŞ, yaklaşık 10 gün önce geçirdiği başarılı kalp ameliyatından sonra dün taburcu oldu. Hoca, bir süre evinde nekahet dönemini geçirdikten sonra hasta yatağında bile heyecanla açılış işlemlerini takip ettiği İktisat Fakültesi Uluslar arası İlişkiler Bölümünün kuruluşunu tamamlayacak. Hastane de geçirdiği günlerde de gerek kendisini üç kez ziyaret eden rektör Prof. Dr. Mesut PARLAK ve YÖK yetkilileri gerekse devlet ve hükümet yetkililerine bu ziyaretlerinde bile bölümün açılışının ivediliğinden hep söz etti. Hoca, “ancak ivedilikle hareket edilmesi halinde geçen dönemin yarattığı tahribatların telafi edilmesinin söz konusu olacağını” hep vurguladı.
Bilindiği gibi geçen dönemde İstanbul Üniversitesinde yaşanan olağanüstü hal sürecinde bir çok bölüm kapatılmış, kütüphaneler talan edilmiş ve üniversitenin kimliği ve kişiliği enkaz yığını haline getirilmişti. Bundan en çok nasibini alan yerlerden birisi de Toktamış Hoca’yı yıldırma politikalarıyla İ.Ü.İ.F. Uluslar arası İlişkiler Bölümü olmuştu.
Toktamış Ateş’e geçmiş olsun dileyerek bir an evvel İstanbul Üniversitesi’nin heyecanla kendisi beklediğini bildirmek istiyoruz. (İrfan Çiftçi)
YA DA İSTANBUL RUHLU HİKMET BEY’İN YAZ SIKINTISIYLA MUHABBET
İrfan Çiftçi
Sayın Senatör Prof. Dr. Veysel BATMAZ’ hocanın “hukuk, bilim, özgürlük” çağrısına ben de “çoğulculuk, çok seslilik ve şeffaflık” şiarlarını eklemek istiyorum.
Üniversitemizde bir mücadele süreci daha yaşandı ve bir olağanüstü dönem tekrar geride bırakıldı. Bu yeni dönemde “hukukun üstünlüğü, bilimsel ve akademik özerklik” –ki bunlar aslında de facto olarak olması gereken koşullardı- yanında Türkiye’nin ve dünyanın yeniden şekillenmesinde 1453 yılından başlayan ve bütün dünyada Rönesans’ı yaratan “İstanbul’un Çağdaş Ruhu” İstanbul Üniversitesi’nden de neşet etmelidir.
Bu ruhu çağımızın kavramlarıyla ifade edersek; yeni paradigmanın bileşenlerinde mutlaka üniversite olmalıdır ve meğerki üniversite olacaktır: bu üniversite de hiç tereddütsüz “İstanbul Üniversitesi” olmalıdır… Dünya bugün bir kaos ve için için bir yeniden yapılanma içinde, Türkiye’de bu sancıları yaşıyor.. Dünyanın da Türkiye’nin de çaresi, yani ufkunu açacak ve daha anlamlı insanlık değerlerini üretecek dinamikler de İstanbul’dan çıkacak! Yani dünyanın aradığı şifa da çare de, paradigma da, yeryüzünün en kadim medeniyet merkezinden İstanbul’dan çıkacak. Ne New York’tan ne Londra’dan Ne Moskova’dan, ne Pekin’den, ne Taşkent’ten, ne Kahire’den değil İstanbul’dan çıkacak ne çıkacaksa…
Bizler de bunun aktörleri olacağız… İstanbul Üniversitemizle ve şehrimizle, bilimle, medeniyetle ve aşkla…
Bu satırlar, pek aziz dostum Sayın Doç. Dr. Hikmek Kırık’ın son terelelli olmuş yazısını bir kere daha okuyunca, ona Cemal Süreya okuma arzularımdan çağrıştı…Kendisinin geçen ay çıkan muhteşem kitabının (Hikmet Kırık, Kamusal Alan ve Demokrasi: Örtünme Sorununu Yeniden Düşünmek, İstanbul, Salyangoz Yay. 2005) önsözü beni gerçekten “akademik etik hassasiyeti ve medeni davranış nahivliği” bakımından derinden etkiledi ve oldukça da öğretici oldu…

İstanbul Üniversitesi’nin abide hocalarından Prof. Dr. Toktamış ATEŞ, yaklaşık 10 gün önce geçirdiği başarılı kalp ameliyatından sonra dün taburcu oldu. Hoca, bir süre evinde nekahet dönemini geçirdikten sonra hasta yatağında bile heyecanla açılış işlemlerini takip ettiği İktisat Fakültesi Uluslar arası İlişkiler Bölümünün kuruluşunu tamamlayacak. Hastane de geçirdiği günlerde de gerek kendisini üç kez ziyaret eden rektör Prof. Dr. Mesut PARLAK ve YÖK yetkilileri gerekse devlet ve hükümet yetkililerine bu ziyaretlerinde bile bölümün açılışının ivediliğinden hep söz etti. Hoca, “ancak ivedilikle hareket edilmesi halinde geçen dönemin yarattığı tahribatların telafi edilmesinin söz konusu olacağını” hep vurguladı.
Bilindiği gibi geçen dönemde İstanbul Üniversitesinde yaşanan olağanüstü hal sürecinde bir çok bölüm kapatılmış, kütüphaneler talan edilmiş ve üniversitenin kimliği ve kişiliği enkaz yığını haline getirilmişti. Bundan en çok nasibini alan yerlerden birisi de Toktamış Hoca’yı yıldırma politikalarıyla İ.Ü.İ.F. Uluslar arası İlişkiler Bölümü olmuştu.
Toktamış Ateş’e geçmiş olsun dileyerek bir an evvel İstanbul Üniversitesi’nin heyecanla kendisi beklediğini bildirmek istiyoruz. (İrfan Çiftçi)
(Sevgili Toktamış Hocamıza, VistilefHaber olarak geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz ve ekliyoruz: "Sen, Üniversitemize ve bize lâzımsın Sevgili Hocam." vb)